Thank you for participating in our research survey on Logistics Sector and Use of Warehouse and Warehouse Programs.
Category: Research & Articles
RFID NEDiR ? RFID NERELERDE ve NASIL KULLANILIR ?
RFID Nedir?
Radio Frequency Identification (RFID) ya da “Radyo Frekanslı Tanımla” şeklinde Türkçeleştirilirse; canlıları ya da nesneleri radyo dalgaları ile tanımlamak için kullanılan teknolojilere verilen genel isimdir. Birçok tanımlama biçimi vardır ama en yaygın olanı bir canlıyı ya da nesneyi tanımlayan bir antene bağlanmış mikroçip (ki buna RFID etiketi denir) içine kayıt edilebilecek diğer bilgiler de eklenerek tanımlama daha belirgin hale getirilebilir. Anten, çipin tanım bilgisini bir okuyucuya iletilebilmesini sağlar. Okuyucu RFID etiketinden aldığı radyo dalgalarını dijital bilgiye dönüştürerek bilgisayar sistemine geçmesini sağlar ve bu da işe yarar bir hale gelir.
Örnek Depo /Antrepo Uygulaması:
- Stok giriş/çıkış yapılmaktadır.
- Depodan üretime transfer adımları hızlandırılmıştır.
- Depo sayımı süresi ortadan kaldırılmış gerçek zamanlı takip sağlanmıştır
- Hammadde girişi gerçek zamanlı takip edilmektedir.
- Hammadde giriş kalite kontrolü hızla yapılmaktadır.
- Bitmiş ürün depo girişi gerçek zamanlı takip edilmektedir.
- Sipariş toplama gerçek zamanlı takip edilmektedir.
- Sevkiyatgerçek zamanlı takip edilmektedir.
- İade kabul işlemleri hızla yapılmaktadır.
Örnek Maden Uygulaması:
- Maden sahasına yanlışlıkla giren sivil araçların bariyer ile engellenmesi ve kazaların önlenmesi sağlanmıştır.
- 16 metre fren mesafeli ağır yük taşıtlarının 50 metreye kadar uzaktan okunarak yönlendirilmeleri sağlanmıştır.
- 5 farklı geçiş noktasına kurulan bariyerler ile birimler arası koordinasyon sağlanmıştır.
Örnek Üretim Uygulaması:
- Ürün kolileri RFID etiketleri ile etiketlenmektedir
- Her koliye, içerdiği referansa göre en az bir adet etiket yapıştırılmaktadır.
- Bir palette 6 – 130 arası etiket olmaktadır.
- Bu etiketler otomatik tartım istasyonlarında, basküle yerleştirilen RFID okuyucuları ile okunup, palet ağırlığı kontrolü sağlanmaktadır.
- Depo girişi, depo raf lokasyon kontrolü, RFID sistemi ile otomatik olarak yapılmaktadır.
- RFID kapı okuma sistemi ile sevkiyat otomatik olarak yapılmaktadır.
- Kapılar, 130 etiketi birkaç saniye içinde okuyup sevkiyat kontrolünü sağlanmaktadır.
- LCD ekranda sevkiyat bilgileri gösterilmektedir.
- Hata ve uyarılar ekranda gösterildiği gibi sesli ve ışıklı ikaz sistemleri ile de gösterilmektedir.
Otomatik Tanımlama Nedir?
Otomatik tanımlama; nesneleri belirlemeyi sağlayan teknolojilere verilen genel bir addır. Otomatik tanımlama genellikle otomatik veri toplama ile birlikte tanımlanır. Bu da varlıkları tanımlamak, onlar hakkında bilgi toplamak ve toplanan bu veriyi el ile saymadan bilgisayar sisteminde toplamak için kullanılır. Otomatik tanımlama sistemlerinin amacı verimliliği arttırmak, veri-giriş hatalarını azaltmak, personeli el ile yapılan sayma işleminin dışında daha kayda değer işlerde kullanmaktır. Otomatik tanımlama şemsiyesinin altına birçok teknoloji bulunmaktadır. Bunlar; barkodlar, akıllı kartlar, sesli tanımlama, bazı biyometrik teknolojiler (retina taraması), optik karakter tanımlama ve radyo frekanslı tanımlamadır
Hangisi Daha İyi?
RFID ve barkod iki farklı teknolojidir ve uygulamaları bazen benzerlik gösterse de faklıdır. En büyük fark barkod “line-of-sight” teknolojisini kullanır. Bu da barkodu okumak zorunda olan bir tarayıcının etiketi görmesini gerektirmektedir. Bu yüzden kullanıcılar tarayıcıyı barkoda tutup okutmak zorundadır. RFID “line-of-sight” teknolojisine gerek duymaz. RFID etiketleri RFID okuyucunun menzilinde olduğu sürece okunabilir. Bar kodların başka dezavantajları da vardır; eğer barkod etiketi kazara çizilir, darbe alır ya da yırtılırsa bir daha onu okumak imkânsız hale gelir. Ayrıca standart barkodlar sadece üreticiyi ve ürünü tanımlar. Nesnenin kendisini tanımlamazlar. Yani taranan ürün hakkında detaylı bilgi vermezler. Bir süt kutusu üzerindeki barkodun diğer barkodlardan hiçbir farkı yoktur. Sütün son kullanma tarihini bu şekilde bilmeniz imkânsızdır. RFID etiketleri tüm bu isteklere cevap verebilir.
RFID Barkodun Yerini Alacak mı?
Bir müddet sonra RFID barkodun yerini alacaktır. Barkodlar bazı görevler için verimli ve ucuzdur, fakat RFID ve barkod etiketleri uzun yıllar yine de beraber var olacaklar gibi görünmektedir.
RFID Yeni mi?
RFID 1970′ lerden beri, var olan kendisini kanıtlamış bir teknolojidir. Günümüze kadar çok pahalıydı ve kurumsal uygulamalarda çok kısıtlı kullanılıyordu. Fakat eğer RFID etiketleri yeteri kadar ucuz üretilebilirse barkodlar ile ilgili birçok problemi ortadan kaldırabilir. Radyo dalgaları metal-olmayan birçok yüzeyin içinden geçerek yayılırlar. Bu yüzden bir paketin içindeki RFID etiketi rahatlıkla okunabilir, ya da kötü hava şartlarından zarar görmemesi için korunmuş ürünlerin içindeki etiketler de rahatlıkla okunabilir. Etiketlerdeki mikroçip içerisinde saklanan seri numarası eşsizdir. Yani o numaranın dünyada başka bir eşi yoktur. Bu da ürün takip ve kontrol sistemlerini kaçınılmaz hale getirir.
Madem RFID Bu Kadar Zamandır Var ve Çok İyi; O Halde Neden Tüm Şirketler Bu Teknolojiyi Kullanmıyor?
Birçok firma avantajlarından faydalanmak için RFID’ ye yatırım yaptılar. Bu yatırımlar genellikle kapalı devre sistemlerden oluşuyordu (ürün ya da varlık şirket içinden çıkmıyordu). Çünkü bazı RFID sistemlerini kendilerine ait özel bir teknolojisi vardı. Yani A şirketi bir ürününe bir RFID etiketi yapıştırdı ise bu etiket B şirketi tarafından okunamıyordu. Çünkü aynı üretici tarafından üretilmiş RFID cihazlarını ve sistemini kullanmıyorlardı. Bir başka neden ise maliyettir. Eğer bir şirket kendi bölgesi içerisinde ürün takibi yapıyorsa RFID etiketlerini defalarca kullanabilir. Fakat tedarik zincirinin açık olduğu bir sistemde etiketlerin ucuz olması gerekir çünkü paketin üzerine konan etiket bir daha kullanılmayacaktır.
RFID’ nin Yaygınlaşmasını Ne Engelledi?
Birinci neden standartlar. Düşük ve yüksek frekanslı RFID sistemleri için geliştirilen standartlar bulunmaktadır. Fakat birçok şirket kendi tedarik zinciri sisteminde UHF kullanmak ister çünkü normal şartlar altında UHF 4-7 m uzunluğunda bir menzile sahiptir. UHF teknolojisi yeni sayılabilecek bir teknolojidir ve bu sebeple standartlar henüz yeni yeni oturmaktadır. Bir başka sebep ise maliyettir. RFID okuyucular 1000$ ya da daha fazlaya mal olmaktadır. Bazı şirketleri tüm fabrikalarını, depolarını, dağıtım merkezlerini, bayilerini kapsamak için binlerce okuyucuya ihtiyaç duymaktadırlar. RFID etiketleri de pahalı sayılabilecek bir değerdedir. 20 cent ya da daha fazla tutan RFID etiketler sistemi kullanılabilir olmanın dışına itmektedir.
Günümüzde RFID Teknolojisini Kullanan Firma Var mı?
Evet. Bugün dünyada iç verimliliğini arttırmak için RFID kullanan binlerce firma var. Firmalar bu teknolojiyi üretim hatlarında, tedarik zinciri yönetimlerinde, depo otomasyonlarında ve daha birçok alanda kullanmaktadır.
RFID En Çok Hangi Alanlarda Kullanılıyor?
RFID kullanım alanları insanların hayal gücü ile sınırlıdır. En yaygın uygulamalar tahsilât sistemleri (fatura gibi),havaalanı güvenlik ve bagaj otomasyonu, geçiş kontrol,üretim takibi,otopark otomasyonu ve varlık takibidir. Son zamanlarda şirketler RFID’ yi daha çok tedarik zincirlerini takip etmek gibi süreçlerde kullanmaktadır.
RFID’ nin Yararları Nelerdir?
RFID teknolojisi süreç takibinden depo yerleşimine kadar pek çok alanda yararlı olabilir. Teknoloji standartlaştıkça, tedarik zinciri yönetiminde daha çok kullanılacaktır. Amaç idari hataların, barkod tarama sırasındaki işçilik kayıplarının, şirket içi hırsızlığın, sevkıyat hatalarının ve stok düzeylerinin azaltılmasıdır.
Bir RFID Sistemi Nasıl Çalışır?
Bir RFID sistemi antenli bir çipten yapılan etiket (tag), ve antenli bir okuyucudan (reader) oluşur. Okuyucu donanım elektromanyetik dalgalar yayar. Etiket anteni bu dalgaları almak için ayarlanmıştır. Pasif bir RFID etiketi, okuyucudan yayılan dalgaları algılar ve bunu mikroçipin devrelerini harekete geçirmek için kullanır. Mikroçip bu dalgalardaki dijital bilgiyi değiştirir ve okuyucuya geri gönderir.
Dalga Frekansları Neden Önemlidir?
Radyoda farklı kanalları duymak için farklı frekanslar kullanırsınız. Tıpkı bunun gibi RFID etiket ve okuyucuları iletişim kurabilmek için aynı frekansa ayarlanmalıdır. RFID sistemleri çok sayıda farklı frekans kullanmakla beraber, en yaygın olanları düşük frekans (125 KHz civarı), yüksek frekans (13.56 MHz) ve çok yüksek frekans ya da UHF (860 – 960 MHz) dir. Ayrıca 2.45 GHz mikrodalgalar da bazı uygulamalarda kullanılmaktadır. Radyo dalgaları farklı frekanslarda farklı olduklarından, uygulama için uygun frekansın seçilmesi gereklidir.
Hangi Dalga Frekansının Sistemime Uygun Olduğunu Nasıl Anlayacağım?
Frekanslar farklı karakteristiklere sahiptir. Örneğin düşük frekanslı etiketler daha az güç kullanırlar ve metal olmayan cisimleri algılamada daha iyidirler. Meyve gibi yüksek su içeren cisimlerde idealdirler, ancak okuma kapasiteleri düşüktür ( 0.33 metre ). Yüksek frekanslı etiketler metal cisimlerde daha iyidirler ve su içeren cisimler için de kullanılabilirler. 1 metreden çok rahat okuyabilirler. UHF frekansı daha yüksek okuma kapasitesine sahiptir ve düşük ve yüksek frekanslara göre veri aktarımını daha hızlı yaparlar. Ancak çok fazla güç kullanırlar ve cisimle direkt temas kurmalıdırlar. Bu yüzden etiket ile okuyucu arasında net bir iletişim yolu olmalıdır. UHF frekanslı etiketler bir deponun kapısından girişi yapılan kutuların taranması için daha iyidir. Uygulamanız için doğru frekansı seçebilmek için bir danışman ya da sistem entegratörü ile çalışmanızı tavsiye ederiz.
RFID Sensorlarla da Kullanılabilir mi?
Evet. Bazı şirketler sıcaklık, hareket, radyasyon ölçen sensorlarla RFID etiketlerini birlikte kullanıyorlar. Bazı RFID etiketleri tedarik zincirinizde hareket eden kutularınızın uygun sıcaklıkta olup olmadığı konusunda size bilgi verebilir.
Bir RFID Etiketine Ne Kadar Bilgi Yükleyebilirim?
Uygulama ve RFID tedarikçinize göre değişmekle birlikte, tipik olarak RFID etiketi 2 KB’tan fazla bilgi alamaz. Ancak üzerinde bulunduğu cisim hakkında basit bilgileri kaydetmek için yeterlidir. Şirketler genelde 96 bit seri numarası alabilen basit etiketler kullanırlar. Bu basit etiketlerin hem üretimi kolaydır hem de ürünün paketi ile birlikte atılabilirler.
RFID Etiketleri Arasındaki Fark Nedir?
RFID etiketlerindeki mikroçipler 3 çeşittir: Sadece okunabilen, hem okunup hem yazılabilen, bir kez yazılıp birçok kez okunabilen (WORM – Write Once Read Many). Yazılabilme özelliği olan etiketlere, okuyucu kapsam alanındayken yeni bilgi ekleyebilir ya da bilgileri değiştirebilirsiniz. Bu etiketlerdeki seri numaraları değiştirilemez. Sadece okunabilen etiketler veriyi üretim boyunca saklarlar.
Pasif ve Aktif RFID Etiketleri Arasındaki Fark Nedir?
Aktif RFID etiketleri bir verici ve bir güç kaynağına sahiptir. Güç kaynağı mikroçipin devrelerini harekete geçirerek, okuyucuya (reader) sinyal gönderilmesini sağlar (Cep telefonunun baz istasyonuna sinyal göndermesi gibi). Pasif etiketler güç kaynağına sahip değildir. Elektromanyetik dalgalar göndererek etiketin antenini uyaran okuyucudan güç alırlar. Yarı pasif etiketler ise çipin devrelerini harekete geçirmek için güç kaynağı kullanırken, iletişim kurmak için okuyucudan uyarı alırlar. Aktif ve yarı pasif etiketler uzun aralıklarla takip edilmesi gereken tren vagonları gibi yüksek değerli varlıklar için kullanılırlar, ancak pasif etiketlerden daha pahalıdırlar ve düşük değerli varlıklarda kullanılamazlar. Bugün aktif etiketleri daha ucuza mal etmek için çalışmalar yapan firmalar bulunmaktadır. Son kullanıcılar 1 milyon ve daha fazla etiket için maliyeti 40 centten daha düşük olan pasif etiketleri tercih etmektedir.
Tipik bir RFID Etiketinin Okunma Mesafesi Nedir?
Aslında tipik bir RFID etiketi denebilecek bir çeşit yoktur ve pasif etiketlerin okunma mesafesi birçok etkene bağlıdır: Operasyonun sıklığı, okuyucunun gücü, diğer RF araçlarıyla çakışma vs. Genelde düşük frekanslı etiketler 0.33 m ve daha az uzaklıktan okunabilir. Yüksek frekanslı etiketler 1 m ‘den, UHF etiketler ise 3 – 7 metreden okunabilir. Daha büyük uzaklıklar gerektiğinde, aktif etiketler güç kaynağı kullanarak 100 m ve daha fazlasını destekleyebilir.
RFID Etiketi Çarpışması Nedir?
Aynı anda birden fazla etiket okuyucuya sinyal gönderdiği zaman meydana gelir. Üreticiler etiketin okuyucuya tek bir anda cevap vermesi için değişik sistemler geliştiriyorlar. Bu sistemler etiketleri tekilleştiren algoritmaları içerir. Her etiket saniyenin binde birinde okunduğu için, eş zamanlı okunuyorlarmış gibi görünür.
Enerji Toplama Nedir?
Çoğu pasif RFID etiketi okuyucudan gelen dalgaları geri yansıtır. Enerji toplama, okuyucudan gelen enerjinin bir an için tutulması ve farklı frekansta okuyucuya geri gönderilmesi tekniğidir. Bu teknik pasif etiketlerin performansını önemli ölçüde arttırabilir.
Çipsiz RFID Etiketi Nedir?
Çipsiz RFID, data aktarımı için radyo frekanslarını kullanan fakat silikon bir mikroçipte seri numarası bulundurmayan sistemlere verilen isimdir. Bazı çipsiz etiketler silikon mikroçipler yerine plastik ya da iletken polimerler bulundururlar. Diğer çipsiz etiketler ise kendilerine yönelen radyo dalgalarının bir kısmını geri yansıtan maddeler bulundururlar. Bir bilgisayar bu geri yönlendirilen dalgaları algılar ve etiketli objeyi tanımlamak için bir parmak izi gibi kullanır. Şirketler bazı gizli dokümanların kopyalanmasını önlemek için radyo frekanslarını yansıtan fiberleri kağıda gömme çalışmaları yapmaktadır. Bu fiberleri kullanan çipsiz etiketler tedarik zinciri kullanımlarında bir dezavantaja sahiptir. Bir anda sadece tek bir etiket (tag) okunabilir.
Aktif Okuyucu Nedir?
Aktif okuyucu farklı frekanslar ya da okuyucu ile iletişim kurmak için farklı teknikler kullanan etiketleri okuyabilen okuyuculardır.
Akıllı ve İlkel Okuyucu Nedir?
Bu terimler genel olmamakla birlikte, çoğu kişi değişik protokolleri çalıştırmanın yanında datayı süzebilen ve uygulamayı çalıştırabilen okuyucular için akıllı okuyucu kavramını kullanır. Gerçekte bu etiketlerle iletişim kurabilen bir bilgisayardır. İlkel okuyucu ise aksine sadece bir frekansı ve protokolü kullanan tek tip etiketi okuyabilen basit bir cihazdır. Bu tip bir okuyucu veriyi süzemez ve etiket bilgisini tutamaz.
Okuyucu Çarpışması Nedir?
RFID ile ilgili bir problem bir okuyucudan gelen sinyalin diğerinden gelen ile karışmasıdır. Buna okuyucu çarpışması denir. Bu problemi çözmenin bir yolu zamanı birçok geçiş için bölmektir. Bu basit olarak okuyucuların farklı zamanlarda etiket ile iletişim kurmasıdır. Bu birbirleri ile çatışmalarını engeller. Ancak bu aynı zamanda iki okuyucunun çakıştığı bir yerde bir RFID etiketinin iki defa okunması anlamına da gelebilir. Bu yüzden sistem, bir etiket bir okuyucu tarafından okunduğu zaman diğer okuyucunun tekrar okumaması şeklinde kurulmalıdır.
Yoğun Okuyucu Modu Nedir?
Birbirine yakın konumda birden fazla okuyucu kullanıldığında, birbirleriyle çakışmalarını önlemek için kullanılan moddur. Okuyucular belli frekans aralığında farklı kanallar arasında sekerler (Örneğin Amerika’da 902 MHz ile 928 MHz arasında)ve bir kanalı kullanmadan önce bir sinyali algılayabilirler. Eğer diğer okuyucunun kanalı kullandığını algılarlarsa, bu okuyucu ile çakışmamak için diğer kanala geçerler.
RFID Teneke ve Sıvı Nesnelerin Takibinde Kullanılabilir mi?
Evet kullanılabilir. Radyo dalgaları çok yüksek frekanslarda metalde seker ve su tarafından emilir. Bu metal veya yüksek su içeren ürünlerin takibinde problem yaratır, ancak iyi bir sistem tasarımı ve mühendislik çalışması bu problemi ortadan kaldırabilir. Düşük ve yüksek frekanslardaki etiketler su içeren ve metal olan ürünlerde daha iyi sonuç verirler. Aslında metal otomotiv parçalarının takibi için düşük frekanslı RFID etiketlerinin kullanıldığı uygulamalar vardır.
Bir önceki yazımız olan Etiket Nedir? başlıklı makalemizde etiket, etiket çeşitleri ve etiket türleri hakkında bilgiler verilmektedir.
Atatürk, çok iyi bir lojistik uzmanıdır.
Atatürk; sadece çok iyi asker, strateji ve taktik uzmanı, teşkilatçı veya devlet adamı değildir.
Kurtuluş Savaşı öncesi Türkiye’nin ulaşım alt yapısı ve ordunun ikmal durumu çok kötüdür (XIII. Türk Kolordusu Kumandanı Ali İhsan Paşa, 16.07.1916 tarihli telgrafında “ Bugün kıtaatım açtır…” diye yazar.)
Büyük Zafer sonrasında ise İsmail Habip “…askerlerini vagonlarla, biz çarıklarla sevk ediyorduk, mühimmatlarını kamyonlarla getiriyor, biz kadınlarımızın sırtında taşıyorduk… yenilmek onlara, yenmek bize düştü.” ve Falih Rıfkı Atay “Türkler dirilmiyor, yaşadıklarını ispat ediyordu”diyordu.
Atatürk’ün planladığı ve uygulanmasını sağladığı lojistik hareketler ve milletin fedakârlıkları sayesinde zaferin kazanılmasını sağlayan lojistik destek mekanizması yaratılmıştır.
Atatürk, çok önemli lojistik dersler vermiştir.
Doğru lokasyonun seçilmesi
Lojistik operasyonların yapılacağı tesislerin ve hareket bölgelerinin seçimi ve yeri, lojistiğin başarısı için çok önemlidir.
Atatürk; muharebelerinin yerini önceden doğru tespit ederek (Batı Cephesi ve Afyon – Dumplupınar) askeri ve lojistik planlarını buna göre yapmıştır. Cepheye malzeme (cephane, silah, yiyecek, kıyafet, ilaç) ve asker akışını desteklemek için sahip olunan bütün olanaklar, bu bölgede toplanmıştır.
Atatürk, Batı Anadolu’daki savaşa en uygun lojistik nokta olması ve demiryollarının kesişim yeri olması nedeniyle Ankara’yı yönetim ve ana ikmal merkezi seçmiştir.
İnebolu’ya deniz yolu ile getirilen malzemeler; kağnı, at arabası ve sınırlı sayıdaki kamyonlar ve İç Anadolu’dan Yahşi Han’a (Kırıkkale) kağnı ile getirilen malzemeler de demiryolu ile Ankara’ya sevk edilmiş ve burada kontrol edilip tasnif edildikten sonra cepheye sevk için Malı Köy ve Polatlı’ya gönderilmiştir.
Inbound ve outbound lojistiğin önemi
Üretim öncesi tedarik edilen ham madde, mamul ve yarı mamullerin, üretime doğru şekilde teslim edilmesi ve ürünlerin müşteriye doğru şekilde sunulması için lojistik hareketler çok önemlidir.
Lojistik Yönetim Danışmanlık
Zaferin kazanılması için cepheye, malzeme akışı çok önemliydi. Atatürk, bunun sağlanması için çalışmaları planlamış ve direktifleri vermiştir.
İnebolu Limanı, Anadolu’da işgal altında olmayan, Rum çetelerinin saldırmadığı ve Ana İkmal Merkezi Ankara için denize en yakın ve en güvenli yerdir. İnebolu-Ankara hattı, Millî Mücadele’nin en hayati yolu “inbound lojistik” haline gelmiştir. Bu hat üzerinde akışın sağlanması için İnebolu’da 1920’de “Yükleme – Boşaltma Kumandası” kurulmuş, konaklamak ve güvenlik için han ve karakollar yapılmış, Berlier kamyonlar ile ilk Motorlu Ulaştırma Kolu kurulmuş ve yol ve köprülerin bakım ve onarımı için Kastamonu ve Çankırı’da “amele taburu” oluşturulmuştur.
Tekâlif-i Milliye ile toplama merkezlerine teslim edilen malzemeler stok merkezlerine ve cepheye kadar nasıl ve hangi vasıta ile taşınacaktır?
Atatürk, Osmanlı’nın menzil teşkilatları uygulamasını Batı Cephesi ve İç Anadolu’ya kadar uzanacak şekilde yeniden (Dinar, Akşehir, Emirdağ ve Konya Menzil Müfettişliği teşkilatları Ankara Sevkiyat ve Nakliyat Umum Müdürlüğü) düzenletmiş ve mekkâre (yük hayvanı) kollarını kurdurmuştur. Menzil Teşkilatı, 9 Eylül 1922’ye kadar çalışmıştır. Ayrıca; Erzurumlu Nafiz Bey’in (Nafiz Kotan, 1885 – 1946) armağan ettiği üç uçak gibi önemli bağışlar da olmuştu.
Planlama :Lojistik Yönetimi’nin ilk adımı planlamadır.
Atatürk, Samsun’a çıkmasını takiben Kurtuluş Savaşı’nın taktiğini ve lojistik hareketleri planlamıştır.
Atatürk, 4 Ağustos 1921’de Meclis’e yaptığı konuşmayı Nutuk’ta şöyle yazar “Ankara’da bulunduğum süre içinde yalnız ordunun insan ve taşıt bakımından yiyecek ve giyeceğinin nasıl temin edileceği ile ilgili tedbirleri almak ve düzenlemeler yapmakla uğraştım.”
Ordunun ihtiyaç duyacağı malzemelerin ve hizmetlerin (bakım ve onarım) tedarik edilmesi için Atatürk’ün hazırladığı ve 07 Ağustos 1921’de yayınlanan Tekalif-i Milliye Emirleri’nin 5 ve 10’uncu maddeleri, ulaştırma araçlarının ve hayvanlarının temini ve taşımaların yapılması ile ilgilidir.
Askeri malzemelerin üretimi ve onarımı için gerekli askeri fabrikalar (Erzurum, Eskişehir, Keskin, Ankara, Kayseri, Konya) ve Konya’da Askeri Nalbantlık Okulu, Atatürk’ün emirleri ile kurulmuştur. Farklı tüfek ve farklı fişeklerin kullanılmasından dolayı fişek ikmalinde zorluk yaşandığı için Sakarya Muharebesi’nden sonra her birlikte aynı cins tüfek ve fişeğin olması sağlanmıştır.
Atatürk, askeri malzemelerin Anadolu’ya naklini de organize edecek gizli kuruluşların (Karakol ve Geçit Teşkilatları) İstanbul’da oluşturulmasını emretmiştir.
Karadeniz’den malzeme ikmalini kontrol ve koordine etmek için “Umur-u Bahriye Müdürlüğü” ve Antalya’dan malzemelerin Batı Cephesi’ne sevki için Eğridir Gölü Bahriye Müfrezesi kurulmuştur.
Bilgi ve bilgi akışının önemi
Lojistiğin başarılı olması için doğru bilgiye sahip olunmalı ve bu bilginin akışı sağlanmalıdır.
Büyük Taarruz’da bilgi akışı için muhabere cihazları, savaş öncesi tamamlanmış ve birliklere dağıtılmıştır.
Atatürk, düzenli istihbarat sağlanması için Binbaşı Şükrü Âli Bey’i görevlendirmiş ve bilgi akışının sağlanması için İstanbul’da gizli teşkilatların kurulmasını emreder.
Lider Yönetici
Lojistik operasyonların başarısı Lider Yöneticinin varlığına ve ekibinin başarısına bağlıdır. Yönetici, işleri doğru yaparken Lider, doğru işi yapar. Lider Yönetici ise doğru işi doğru yapar.
Atatürk, Lider Yöneticidir.
Atatürk; her kademedeki askeri birliği yönetmiş, savaş sanatının bütün inceliklerini uygulamış ve lojistiği iyi yöneterek başarılar kazanmıştır.
Lojistik Yönetim Danışmanlık
Atatürk sadece direktif vermemiş aynı zamanda sahada fiilen uygulamalar gerçekleştirmiştir. Celal Erikan “Komutan Atatürk” kitabında “Atatürk geri işlerinin (lojistik aktiviteler) gereğini çok iyi algılamıştır. 1911’de Derne’de, 1915’de Çanakkale’de, 1916’da Doğu cephesinde ve Başkumandanlık görevinde önce geri işleri planlamış ve uygulamıştır.” diye yazmaktadır.
Ordu ve millette Atatürk’ün ne yaparsa, doğru olduğu görüşü yerleşmiş olmasına karşın, güçlü ve çok iyi bir ekip (Fevzi Çakmak, İsmet İnönü, Ali Fuat Cebesoy, Kâzım Karabekir ve diğer büyük komutanlar ve genç subaylar) ile çalışmıştır.
Atatürk cephede askerleri ile birlikteyken Hacı Anesti, ordusunu İzmir’den yönetmektedir. Hacı Anesti’nin emirleri, birliklere ulaşıncaya kadar durum değişmekte ve emirleri de anlamsız kalmaktadır. Atatürk’ün cephede olması hem askerin moralin artırmış hem de emirlerin iletilmesini ve uygulanması sağlanmıştır.
Atatürk; savaş dışında da lojistiğe önem vermiştir. Örneğin; 1924’de kurulan İş Bankası’nın ana sözleşmesine nakliye ile ilgili teşebbüsler kurmayı veya iştirak etmesini ekletmiş, 17.09.1938’de hasta yatağında iken 4 senelik 3 numaralı plandaki Trabzon ve Zonguldak limanlarının yapımı yatırım projesini dinlemiş ve 23.05.1927’de Devlet Demiryolları ve Limanları Genel Müdürlüğü’nün kurulmasını sağlamıştır.
The Saturday Evening Post” yazarı İsaac Marcosson; Atatürk ile yaptığı görüşmeyi, 20.10.1923 tarihli yazısında “Atatürk canlandırma programında tarım, ulaştırma ve sağlığın öncelikli olduğunu söyledi.” diye yazmaktadır.
Bir 30 Ağustos törenin sonra Ankara Palas’ ta genç subaylara “Dünyanın en büyük komutanı kimdir?” diye sorar ve “Sizsiniz” cevabını alınca Atatürk, “Hayır, Timurlenk’tir. Uyguladığımız savaş kurallarını; özellikle çok önemli olan ikmal başta olmak üzere, harekât ve istihbarat dâhil, her yönüyle uygulamıştır” demiştir.
Atatürk, zaferin kazanılması için çok lojistiği doğru planlamış ve doğru uygulanmasını sağlamıştır.
Onun lojistik ile ilgili uygulamaları, bugün bile lojistik uzmanlarına ders niteliğindedir.
Ne Mutlu bize; onun gibi usta bir lojistikçi ile aynı vatanı, aynı bayrağı, aynı toprağı… paylaşıyoruz.
Not: Mail gruplarında belki bizim gibi denk geldiğiniz bu güzel yazının hazırlayıcısı Oruç Kaya‘ya gönülden teşekkür ediyoruz. Sizlerle de buluşmasını sağlamak için bizde sitemizde yayınlamak istedik.
E-Lojistik ve Türkiye’de E-Lojistik Uygulamaları
İ.Figen Gülenç ve Bihter Karagöz tarafından hazırlanan araştırma bilgilerinize sunulmak üzere ; Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (15) 2008 / 1 : 73-91 ‘dan alınmıştır
Yrd. Doç Dr. İ. Figen Gülenç, Kocaeli Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü öğretim üyesidir.
Bihter Karagöz, İstanbul Aydın Üniversitesi, Anadolu Bil MYO öğretim görevlisidir.
Özet:Tarih öncesi çağlardan bu yana varlığını sürdüren lojistik, işletme kavramı olarak literatürde yerini yeni almasına rağmen kapsam ve tanımında sürekli değişimler geçirmiştir.
Müşteri istek ve ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen lojistik; küreselleşme, ilerleyen teknoloji ve artan tüketici bilinci ile şekillenen dinamik bir sektör haline gelmiştir. Bu durum işletmeleri, yenilikleri yakından takip etmeye zorlamaktadır.
Bu çalışmada, lojistik firmalarının, faaliyetlerin de elektronik uygulamalar kullanmasıyla birlikte başarılarının ne derecede etkilendiğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır.
İlk bölümde lojistik kavramı, önemi, yönetim ve faaliyetleri; sonraki bölümde ise kısaca e-ticaretten bahsedilerek, e-lojistik faaliyetleri, yazılımları ve uygulamaları açıklanmıştır.
Son bölümde, e-lojistik uygulayan Türkiye’nin öncü lojistik işletmelerine, çalışmanın amaçlarına uygun olarak elektronik posta yoluyla kapsamlı bir anket uygulaması yapılmıştır.
Toplanan veriler değerlendirilip elde edilen bilgiler ve öneriler çalışmanın sonucunda gösterilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Lojistik, e-lojistik.
1. Giriş
Uzun yıllar boyunca sadece askeri alanda kullanılan lojistik, günümüzde iş hayatında da yerini almış bulunmaktadır. Sanayi Devrimi ve küreselleşme sonucu önemi fark edilen lojistik, benzer teknolojilerin kullanıldığı günümüz dünyasında, işletmelerin başarısı için yönetimi titizlik isteyen bir faaliyet haline gelmiştir. İşletmelerin ve dolayısıyla ülkelerin “rekabetçi üstünlüğü”nü ifade etmede de en önemli unsurlardan biri olarak değerlendirilmektedir.
Lojistik, bilişim teknolojileri ve gen teknolojileriyle birlikte 21. yüzyılda dünyada gelişecek olan üç sektörden biri olarak gösterilmektedir. Elbette ki bu gelişime açık sektör, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki yeniliklerden çok yakından etkilenmekte, bunun ışığında sürekli değişmek ve kendini yenilemek zorundadır.
2000’li yılların başına kadar ülkemizde sadece ürünlerin nakliyesi olarak düşünülen lojistik, artan tüketici bilinç ve ihtiyaçlarıyla her geçen gün faaliyetlerine yenisini eklemekte ve yeni kavramlar geliştirilmektedir. Böylece daha profesyonel ve etkin hizmetler sunulmasına imkan tanımaktadır.
Teknolojide yaşanan hızlı gelişimin etkisiyle, yoğun rekabet ortamının yaşandığı lojistik sektöründe, işletmeler müşteri istek ve ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bu gelişmelere karşı kayıtsız kalamamaktadırlar. Bunun sonucunda da daha fazla bilgi ve hizmetin sunulduğu geleneksel lojistiğin gelişmiş şekli olan e-lojistik uygulamalarından faydalanılmaya başlanılmıştır. Böylelikle yeni dağıtım, taşıma ve lojistik modelleri gündeme gelmiştir. Bu hızlı değişim e-lojistik sektöründe de gelişimi beraberinde getirecektir.
Bu çalışmanın amacı, lojistik işletmelerinin faaliyetlerinde elektronik uygulamalar kullanmasıyla başarılarının ne derece etkilendiğinin belirlenmesidir. Ayrıca bu işletmelerin bilgi teknolojilerini kullanma ve uygulama düzeylerinin ölçülmesi ve bunun sonucu ne gibi faydalar sağladıklarının tespit edilmesi de amaçlanmaktadır.
Çalışmanın ilk bölümünde lojistik ve lojistik yönetimi kavramı incelenmiştir. İkinci bölüm de elektronik ticarette lojistik kavramının ortaya çıkışı, tanımlar ve kavramla ilgili gelişmeler ortaya koyulmuştur. Üçüncü bölüm e-lojistik faaliyetlerini tanımlar. Son bölüm de ise Türkiye’de e-lojistik uygulayan firmalar üzerinde bir araştırma yapılmıştır.
Araştırma için, yurt genelinde internet sayfalarında araç takip sistemi bulunan lojistik firmaları tespit edilmiş daha sonra bu işletmelerin taşıma ve depo antrepo hizmetlerine ilaveten diğer lojistik hizmetleri sunma şartı da aranmıştır. Gereken koşulları sağlayan ve yurt genelinde sayıları on bir olan bu işletmelerin tümüne elektronik posta yoluyla
bir anket uygulanmıştır. Toplanan bilgiler Türkiye’nin e-lojistikteki mevcut durumu, işletmelerin e-lojistik kullanımı ile elde ettikleri iyileşmeler, firmaların bilgi teknolojilerini kullanma ve uygulama düzeylerinin belirlenmesi ve e-lojistik uygulamalarında karşılaşılan zorluklar açısından değerlendirilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur.
2. Kavramsal Açıdan Lojistik Ve Lojistik Yönetimi
Lojistik Yunanca “logistikos” (hesaplama yeteneği) ve Fransızca “logistique” (arz etmek,kışla-konak yeri) kelimelerinden türemiştir. Lojistik kelimesi (logistics) esas olarak logicve statistics kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu kelimeler Türkçe karşılık olarak “istatistiksel mantık”ı ifade etmektedir.
Böylece; askerlerin konak yeri, hesap ve mantık kavramlarının bileşimiyle lojistik kavramı elde edilmiştir (Russell, 2000).
Lojistik kelimesi ilk olarak Silahlı Kuvvetlerde kullanılmıştır. 1905 yılında Albay Chauncey B. Baker tarafından “malzeme ve personelin taşıma, tedarik, bakım ve yenilenmesi” şeklinde askeri bir fonksiyonu tanımlamak amacı ile kullanıldığı bilinmektedir.
Askeri anlamda lojistik, “muharip unsurlara strateji ve taktiğine uygun ve gerekli olan ikmal maddeleri ile hizmet desteğini sağlamak için yapılan faaliyetler” anlamına gelmektedir. Bu kapsamda “orduların erzak ve mühimmat desteğinin düşünülerek hareket ettirilmesi sanatı” olarak öngörülmektedir (Tanyaş, 2003).
Lojistiğin birçok tanımı yapılabilmektedir. Bunun başlıca nedeni; lojistiğin çok genişbir uygulama sahasının oluşu ve bu yüzden bu kavrama farklı açılardan bakılabilmesidir. Bunun yanında lojistik aşağıda ki şekilde formüle edilmektedir.
Lojistik = Tedarik + Malzeme Yönetimi + Dağıtım (Rushton vd. 2006: 4).
Lojistik; planlama ve verimi kontrol edebilme, maliyetleri düşürebilme, hammadde, yarı mamul ve mamullerin stoklanması gibi süreçlerin müşterilerin gereksinimlerine göre yönetilmesidir (Ballou, 1999: 6). Bir genel tanım da literatüre “Seven Rs” olarak geçmiş olan “Yedi Doğru” tanımıdır: Doğru ürünün, doğru şartlarda, doğru miktarda,
doğru yerde, doğru zamanda, doğru maliyetle, doğru müşteri için kullanılabilirliğini sağlamaktır (Russell, 2000). Bu çerçevede ürün ya da hizmetler için önemli bir değer yaratıcı faaliyet olarak değerlendirilmektedir (Tuna, 2001: 194).
Lojistiğin günümüzde kabul gören en geçerli tanımı, Lojistik Yönetim Konseyi (The Council of Logistics Management-CLM), yeni adı ile Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri (Supply Chain Management Professionals-CSCMP) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre lojistik; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ürünlerin üretildiği veya kaynaklandığı
noktadan, son kullanımının bulunduğu tüketim noktasına kadar olan tedarik zinciri içindeki malzemelerin, servis hizmetlerinin ve bilgi akışının etkin ve verimli bir şekilde iki yöne doğru hareketinin ve depolanmasının, planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir (CSCMP, 2006). Bu tanım lojistiğin en üstün boyutu olan müşteri (tüketici) isteklerinin karşılanması üzerinde önemle durmuştur ve iki nokta (tedarikçi-müşteri) arasındaki mal, hizmet ve bilgi akışını içeren tüm faaliyetleri kapsamaktadır (Baki, 2004: 14). Burada kritik olan nokta lojistik hizmetlerin müşteri ihtiyacını karşılamak için yapılmasıdır. Burada müşteri olarak tanımlanan, ürünün sahibi olan üretici veya satıcı değil o ürünü kullanacak olan son kullanıcı olmaktadır.
Hedef son kullanıcıya istediği malı istediği yerde istediği zaman istediği kadar, istediği şartlarla ve istediği fiyatla teslim edilmesinin sağlanmasıdır. Bu da müşteri memnuniyeti yaratmanın temelidir (Yıldıztekin, 2003).
CSCMP’in tanımı son tanım değildir. Teknolojinin gelişmesi, iş olanaklarının artması, küreselleşme ve gelişim, her şeyi değiştirdiği gibi tanımlamaları da değiştirmektedir. İleride yeni tanımların gelmesi, mevcut tanımlara, bilgi iletişimin web tabanlı olması yani internet üzerinden haberleşme eklenecektir. “E-lojistik”e götürecek olan bu eklenti ileride tanımda yerini alacaktır (Yıldıztekin, 2002).
Mısır piramitlerinin yapımı (M.Ö. 2575-M.Ö. 2465) sivil alanda lojistiğin kullanımı açısından en eski büyük proje sayılır. Yine M.Ö. 216 yılında Kartaca’lı General Anibal’ın 30000 kişilik ordusunu atlar ve fillerle Alpler üzerinden Fransa’dan İtalya’ya geçirmesi, Büyük İskender’in zaferleri, daha yakın tarihte Osmanlı Seferleri askeri lojistik açısından başarılı uygulamalardır. Yirminci yüzyılın başlangıcında lojistiğin büyük bir önemi olmamış ve 2. Dünya Savaşı’na kadar iş alanına uygulanmamıştır. Bilgi sistemleri ve iletişim teknolojisinde yaşanan hızlı gelişmeler; nakliyedeki deregülasyonların sonucu fiyat esnekliği oluşmuş ve lojistik şirketlerinin müşterilerine sağladıkları hizmetler günden güne artar hale gelmiştir. Aşağıdaki tabloda lojistiğin gelişim evreleri ayrıntılı olarak verilmiştir (Ross, 2002:6).
Hiçbir iş süreci lojistiğin karmaşıklığını ve coğrafik uzunluğunu içermemektedir. Lojistik; dünyanın her tarafında, günün yirmi dört saati, haftanın yedi günü, yılın elli iki haftası, ürün ve hizmetlerin ihtiyaç duyuldukları anda hazır bulunmalarını konu edinir.
Lojistik olmadan; pazarlama, üretim ve uluslararası ticarette başarılı olmak zordur. Gelişmiş endüstriyel toplumlarda lojistik yeterlilik büyük önem taşır; tüketiciler satın aldıkları ürünleri, söz verildiği gibi teslim edilmesini bekler (Bowersox vd., 2002: 31).
Dünyadaki benzer uygulamalara paralel biçimde hizmetleri çeşitlendiren ve uzmanlaştıran Türkiye’de yerleşik lojistik sektörü, 2000 yılının başına gelindiğinde, emekleme devresini geride bırakarak, yerli ve uluslararası şirketlerde işbirliğine giden, yurtdışı bürolar açan hizmetlerinin kalitesini sürekli artıran, dinamik bir sektör haline gelmiştir (UTİKAD, 2006).
Yapılan tahminlere göre Türkiye’de lojistik faaliyetlerin toplam hacmi yaklaşık 30 milyar ABD doları düzeyindedir. Lojistik sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin toplam cirosunun ise 6-10milyar ABD doları arasında olduğu tahmin edilmektedir (En çok kabul gören tahmin 7 milyar ABD dolarıdır). Ayrıca lojistik sektörünün GSMH’ya katkısı 12 milyar ABD doları ve istihdamının ise 1,5 milyon kişinin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu değerler sektörün Türk ekonomisi açısından önemini açıkça ortaya koymakta ve Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın lojistik üssü olması durumunda başta istihdam olmak üzere ülke ekonomisine önemli ölçüde katkısını arttıracağını açıkça göstermektedir (Gürdal, 2006: 48). Ancak; hala lojistiği sadece nakliye veya dağıtım işlemi olarak görüp, hizmetlerini bu ölçüde gerçekleştiren şirketler mevcuttur. Aynı şekilde, bazı hizmet alanlar da lojistiği bu şekilde değerlendirmektedir.
3. Elektronik Ticarette Lojistik: E-Lojistik
Devamlı yeni ürün, hizmet ve bilginin üretildiği günümüz koşullarında; iş dünyası her gün yeniden doğmakta. Şirketler birbirleri hatta bazen kendileri ile yoğun bir rekabet içine giriyor. Başarılı olabilmeleri için yeni fırsat alanları bulmak ve bunu en hızlı şekilde kendi faaliyetlerine uyarlayarak, müşterilerinin hizmetlerine göre şekillendirip sunmak zorunluluğundalar. Teknolojinin bu gelişimi ile neredeyse her türlü işletme için geleneksel ticaretten, e-ticarete geçmek kaçınılmaz hale gelmiştir.
E-ticaret; işletmeleri, tedarikçileri, müşterileri ve teknolojiyi yakından etkilemektedir. İşletmelerin örgüt yapılarını, bilgi teknolojilerinin kullanımını, ticaret yapı ve gerçekleşme ortamını, tedarik sürelerini, müşterilerin tutum ve isteklerini şekillendirmektedir. Günümüzde sadece ürünlerin akışı değil, bilgi akışı da çok önemli hale gelmiştir. Bir
yönetici, “Lojistik gittikçe daha çok bilgiye bağımlı hale geliyor; hatta lojistik bilgidir” demiştir. Bu yargı, lojistik performansı için bilgi sistemlerinin oynadığı anahtar rolü göstermektedir (Copacino, 1997: 126). Daha önce tanımda da belirtildiği üzere, lojistiğin temel amacı doğru ürünü, doğru müşteriye, doğru yerde, doğru şartlarda ve doğru zamanda, mümkün olan en düşük toplam maliyetle sunmaktır. Bu amaca eksiksiz ulaşmak için, e-lojistik uygulamalarından faydalanmak gerekmektedir.
E-ticaretin, lojistik ve tedarik zinciri yönetimindeki etkilerinin henüz tam olarak anlaşılır durumda olmaması nedeniyle e-lojistiği kapsamlı bir şekilde tanımlamak zordur (Groznik ve Kovacic, 2004). E-lojistik; daha fazla bilgi ve hizmetin sunulduğu, geleneksel lojistiğin gelişmiş şeklidir. Daha açık bir anlatımla; geleneksel lojistik süreçlerinde (satınalma, depolama, müşteri hizmetleri vb.) internet teknolojilerinin temel alındığı sistemdir. Elektronik ticaretin gelişimi ile, geleneksel lojistik kökten değişmiş; çevik ve yüksek hızlı bir lojistik yaklaşımı gerekli hale gelmiştir.
Geleneksel lojistik ile e-lojistik karşılaştırıldığında (Tablo 2), en temel farkın lojistik görüşünün değişiminde yaşandığı görülmektedir. Artık müşteriler “satın alma düğmesi”ne bastıkları andan malları teslim alma zamanına kadar-bazı durumlarda malların dönüş anları- kendilerine özgü, esnek ve yüksek hızlı, hizmet devamlılığı olan teslimatlar talep etmektedirler (Bayles, 2001:3).
Elektronik ortamda gerçekleşen alışverişler, ister nihai tüketiciye yapılsın ister işletmeler arasında yapılsın fiziki ortamda bir nakliye ve teslimle sonuçlanır. Bu nedenle, elektronik ticaretin lojistik sektöründe önemli bir büyüme yaratacağı açıktır.